Sosyal Devlet Toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için var olan devlet yapısıdır denebilir.
İngiltere ve Almanya da temellendirilmiştir.
Sosyalizmin dayatmaları sonucu kapitalizmin içerisine iyice entegre edilmiştir.
Sosyal devlet Kendi sınırları içerisinde yaşayan insanları potansiyellerine ulaştırmak için çaba harcar. Her bireyin ihtiyaçlarını göz önüne alarak onu en temel şartlarda yaşatma gayreti gösterir. Sosyal Devlet gelişmiş diyebileceğimiz ülkelerde ön plana çıkar.
Mesela pandemi dönemini hatırlayalım Avrupa’daki gelişmiş ülkeler ve diğer devletler aşıya ulaşabilirken biz Türkiye olarak aşı sorunu ile baş başa kalmıştık.
Sağlık Sektörü olarak daha önceki yıllarda sosyal devlet tanımını tam olarak tanımlıyorduk belki de. Şuan ise pek çok noktada sorunlar yaşayan sağlık sistemimiz var. Doktorlarımız Yurt dışına gidiyor, Röntgenler, MR (Emar) hep uzak haftalara devrediyor. Gidebilen özel hastanelere gidiyor. Gidemeyen… İlaç desek o da problem çözülmek içi adım atıldı bakalım sonu ne olacak ama eczanelerden dışarı taşan kuyruklara şaşmamak gerekiyor.
Ve sonuçta çocuklar.
Ailelerinin ekonomik yetersizliğinden dolayı okullarda kendi besinlerinde sorun yaşayan çocuklarımız…
Maalesef uydurulmuyor. Belediyeler, dernekler bu sorunu çözmek için çaba harcıyor. Yemek arabası göndermeler ve buna karşı çıkan okullar. Haberlere yansıyor.
Peki bu yardım bir çözüm olacak mı?
Bir siyasi örgütlenme ya da dernek bu konuyu bu şekilde mi tartmalıdır?
Son dönemde ortaya çıkan bu toplumsal gerçek okullarda öğrencilere bir öğün yemek verilerek mi silinecek.
Bu sorunu deşmek çoğu ailenin annesi, babası ve çocuğu ile yüreğini deşecektir. Ama şunu biliyoruz ki bu gerçek sokakta kol geziyor. Bu sorun okullarımızda. Gelişim çağındaki çocukların besine ulaşamaması, ailelerin bunu karşılarken zorluk çekmesi bir gerçek.
Burası Afrika ülkesi değil. Burası Türkiye.
Ve bu Güzel ülkede konuşulan, tartışılan bir konu var. Çocukların beslenememesi. Aç kalması, Aileler için bunun bir sorun olması ve bazı örgütlerin buna için çözüm olarak yardım önermesi.
Toplumu yardıma muhtaç bırakmak için değil, toplumu kalkındırmak için Ülkedeki Tüm Kuruluşlar çalışmalı çaba göstermeli.
Gıda problemi sıralarda oturan çocuklara kadar düşmüşse, kim mutlu olabilir ki?
Bir de düşünülmelidir. Alan hep mahcuptur, verense ister istemez gururlu. Bu alış-veriş tartışmasından çıkıp gerekirse okuyan çocuklara burs verilmeli, gerekirse ailelere çocuk başına yardım edilmeli. Ama kimse gelen iyilik karşısında mahcup edilmemeli borçlu hissetmemeli.