Hafta sonu en çok konuşulan konuların başında CHP’nin İkinci Yüzyıla çağrı programı oldu. Ancak programın çok konuşulup tartışılmasının sebebi ne yazık ki CHP’nin gelecek vizyonu değildi. Alelacele hazırlanılmış bir program, 2023 yolunda CHP için beklenilen sonucu vermedi. tabi bu altılı masanın programı değil, CHP’nin kendi iç programıydı. Bu bakımdan programın başarısı da başarısızlığı da CHP yönetimine aittir.
Kemal bey bu seçimde ısrarcı. Kılıçdaroğlu, ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik şartları göz önünde bulundurarak bu seçimde iktidarın değişeceğine inanıyor. Tabi ki buna göre de çalışma yapıp, kendi adaylığı konusunda da kararlı. Ancak CHP üst yönetiminde bu seçime dair büyük bir rehavet var ki, bu rehavet örgütlere yansırsa CHP için sonuçlar istediği gibi olmaz.
Neyse dönelim konumuza. İkinci yüzyıla çağrı programı alelacele yapıldığı için istenilen hedefe ulaşamadı. Bu özellikle CHP’ye gönül veren yazarların ve partiye emeği geçen isimlerinde ortak fikri. Verilen mesajlardan çok Selvi Kılıçdaroğlu’nun uyuyan fotoğrafı ve ABD’li danışman Rifkin konuşuldu. Öncelikle Korona virüs testi Selvi Kılıçdaroğlu’na Allah’tan şifa diliyorum. Hasta haline rağmen programa katılarak eşini yalnız bırakmaması son derece önemliydi. Bu yüzden çekilen bir fotoğraf üzerinden siyaset malzemesi yapılmasını karşı çıkıyorum. Kimsenin buna hakkı yok. Öte yandan rahatsızlığı bulunan Selvi hanımından salgın şartlarını göz önünde bulundurarak tedbirli davranması ve programa katılmaması gerekirdi.
Bu konuda en büyük eleştiri fotoğraf paylaşımı üzerinden Gazeteci Yılma Özdil’e gelmiş. Özdil, dünkü yazısında bu ağır sözleri tek tek paylaştı. CHP’ye gönül verenlerin bu denli sert eleştirileri doğru değil, ama Özdil’in de yaptığı paylaşım kabul edilebilir değil. Yani işin açıkçası hiç birimiz gerçekten tertemiz ve günahsız değiliz.
En büyük eleştiri konusu, özellikle Cumhur İttifakı penceresinden ABD’li danışman Rifkin ile ilgili geldi. Kemal bey, Alman eski Şansölye Merkel’e de uzun yıllar danışmanlık yapan Rifkin’i malum danışmanlığa getirmişti. O günden bu yana denilmeyen şey kalmadı. Bu Rıfkı’nın(Ben ona Rıfkı diye hitap ediyorum) danışmanlığına yönelik eleştiriler, parti politikası açısından doğru değil. Alanında uzman bir isim pek tabi yabancı uyruklu da olsa danışmanlık yapabilir. Ancak benim şahsi olarak böyle bir tercihte bululmazdım. CHP ve Kemal beyin bu kararına saygı duymak gerekir. Ancak dediğim gibi şahsi kanaatim böyle bir ihtiyaç söz konusu değildi.
Rıfkı’nın danışmanlığı mesele değil, asıl sorun programda takındığı tavır. CHP’ye danışmanlık yapacak bir isim, 2023 öncesi böylesine önemli bir programa mutlaka katılmalıydı. Ancak Rıfkı, video konferans yöntemiyle bağlanıp, sanki akademide sunum yaptı. Üstelik çeviri de salondaki herkese yapılmadı, protokol için yapıldı. Hal böyle olunca gerek ekran başında gerekse salonda uyuyanlar oldu, herkesin heyecanı kaçtı. Rıfkı zahmet edip gelme tenezzülü göstermedi. Eğer bu iş için para alacaksan, eğer iktidara aday bir partiye danışmana gelip o programı yerinde takip etmeliydin Rıfkı bey..
Bay Rıfkı’nın gelmemesinin hiçbir bahanesi yok ve kabul edilemez. Böyle üstüncül bir tavır kesinlikle doğru olmadı. Eğer bu konu gözden geçirilmezse CHP’nin başı ciddi derecede ağrır. Türkiye uzun yıllar ithal Bakan konusunu eleştirdi, böyle bir durumu kaldıramadı. Şimdi ithal danışman konusu ve onun bu tavrı Kemal beyin başına iş açar. Zaten altılı masada ekonomi uzmanı Ali Babacan var. Bu nedenle Rıfkı bey için ihtiyaç yoktu.
Sonuç olarak özenilmeden yapılan bir program amacına ulaşılamadığı gibi, danışman konusu da bugün CHP için iyi bir başlangıç olmadı. Bakalım önümüzdeki günler neler getirecek..