Kulaklarınızı kapatın! Dünya Kupası başlıyor. Başladı.
Neden kapatmalıyız kulaklarımızı hocam derseniz… Basit, Dünya Kupasının en felaket şarkısı geçtiğimiz günlerde yayınlanmış olabilir. Dünya Kupası denildiğinde akla tüm Dünya’nın en önemli bazı oyuncularının, hak ederek kupada oynamaya hak kazanması ve kazanılmış hakları ile ülkelerin kendilerine ait kültürlerini en azından Dünya Kupası oynanan şehirlerde sergilemeleri akla gelir.
Yani o şehirlerde olabildiğince özgürlük olmalı ve uluslar kültürlerini barış içerisinde bir dönem de olsa yaşamalı.
Peki bu Dünya Kupası özgürlüğü vaat ediyor mu?..
Tanıtım şarkısında bile taka tuku sesler geliyor. Diğer etnik kültürlerin ortak sesi yerine fazla Arap kalmış. Aslında sorun o da değil sanki Katar’ın lansmanı yapılıyor.
Biz Dünya Kupasında Katarı mı? İzleyeceğiz. Yoksa Ronaldo ve Messi’yi mi? Bu adamların belki de son Dünya kupası bu. Belki Messi kendisi için ağır bir yük olan “Dünya Kupasını almadı ki” Cümlesini bu kupa da tarihin karanlık sayfalarına gömecek, Ama yok! Taka tuku tu taka.
Şarkı çok da kötü değil belki ama NET BİR DÜNYA KUPASI SAUNDU GÖRÜNTÜSÜ VERMİYOR.
Dünya Kupası’nda Futbolcular oynamayacak ya da Futbol oynanmayacak diyelim Bu şarkı, bu görüntüsü ile kabul edilebilirdi.
Ama Evet Futbol oynanacak. Yani ümit ediyoruz. Başlangıç itibariyle bu kadar cılız ve sorunlu başlasa da Dünya Kupası Ruhu İlk Santra sonrası tüm bedenimizi saracak.
Gerçi Görünen o ki taraftar da kiralanıyor…
Çünkü kimse Dünya Kupasına gitmiyor. İnternette gördüğümüz videolarda Pakistanlı taraftarlar. Birçok Ülke bayrağını kapıp eğleniyorlar. Günlükleri de 10 dolarmış. Tabii ki iddia bu. FİFA bunu yalanladı. Ama FİFA’nın da biraz oturup düşünmesi lazım. Biz ne yapıyoruz diye. Sanırım onlar da Futbola hiç olmadığı kadar zarar verdiler.
FİFA Başkanı İnfantino neler demedi ki…
"Eleştirileri anlamakta güçlük çekiyorum. Katar ilerleme kaydetti. Elbette Katarlı, Arap, Afrikalı, eşcinsel, engelli ya da göçmen bir işçi değilim. Ama onlar gibi hissediyorum çünkü yabancı bir ülkede ayrımcılığa ve zorbalığa uğramanın ne demek olduğunu biliyorum.” Dedi.
Sözlerini Katar’da gerçekleşen işçi katliamı iddiaları üzerine sarf etti.
Üstünde pahalı takımları olanlar, işçinin halini nasıl hissederler bilemiyorum. Açıkçası ben tam olarak hissedemem. Bir işçinin parmağına düşen tonlarca ağırlığın acısını nasıl hissedebilirim ki? Dümdüz olmuş parmağın düzelip düzelemeyeceğinin düşünülmesini… Daha elini ağırlığın altından yeni çıkarmışken acaba bu sakatlık yarın iş bulmama engel olacak mı telaşını hissedemem.
Çal! çal! Tu taka!
Bir de İnsanlar 3 saat alkol almazlarsa ölmemiş. Bilemiyorum nasıl bir despotluğun esiri olmuş bir düşünce bu. Demokrasinin beşiği Avrupa’nın elit bir yöneticisinin cümlesi nasıl bu kadar bayağı olabilir? Biz uzun yıllardır hoşgörüyü öncelik almış bir milletin çocuklarıyız. Misafir gelmişse rahat ettirmek içimizden gelir. Gelmelidir. Anadolu kültürü, tek dişli medeniyeti bence yener. Yeter ki biz birbirimize saygılı olalım. Kültürümüz önemli ve uygardır.
Ve son olarak Dünya Kupası babalar ve çocuklarını için hayırlı olsun. Aslında biraz geçmişin babaları ve çocukları denebilir. Ama bir baba ile çocuğunu birleştiren şeyleri sıraya koyarsak Dünya Kupası da bunların içinde kesinlikle olabilir.